İşçiye ödenecek kıdem tazminatı, her yıl belirlenen kıdem tazminatı tavanı ile sınırlı tutulmuştur. Buna göre işçiye ödenecek olan kıdem tazminatının hesabında 30 günlük ücret, bu tavan üzerinde hesaplanmak zorundadır.
Kıdem tazminatı miktarının yıllık miktarı, Devlet Memurları Kanununa tabi en yüksek devlet memuruna 5434 Sayılı T.C Emekli Sandığı Kanunu Hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek emeklilik ikramiyesini geçemez. Bu üst sınır genel tavan olarak adlandırılmaktadır. En yüksek devlet memuru da Başbakanlık Müsteşarı olduğundan genel tavan, bu görevdeki kişinin emekliliği halinde Emekli Sandığınca ödenecek olan bir yıllık ikramiye oranını geçemeyecektir.
Genel tavan iş sözleşmesinin fesih edildiği andaki tavandır. Bunun yanında eğer işçinin iş akdi, işçi sağlık raporu aldığı süre içinde gerçekleşmişse, raporun bitim tarihi feshin yapıldığı tarih olarak sayılacağından, bu tarihteki tavan gözetilmelidir. İşçinin işten çıkarılmadan sonra işe iade davası açması halinde ise durum şöyledir; işçinin işe iade kararı üzerine süresi içinde başvuruya rağmen işverence işe başlatılmaması halinde fesih işe başlatmama tarihine göre belirlenmelidir.
Özel tavan ise 1475 Sayılı Yasanın 14/6. Fıkrasında öngörülmektedir. Buna göre, işçinin iş sözleşmesinin yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanması ve T.C. Emekli Sandığına tabi olarak hizmetlerinin bulunması durumunda son kamu kurumu işverenince Emekli Sandığına tabi hizmetleri için ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı, anılan kanun hükümlerine göre ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktarı geçemez. Bir başka anlatımla işçiye ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı o işçinin Emekli Sandığına tabi hizmetleri karşılığında kendisine ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesini aşamaz. Yargıtay Kararlarında, Emekli Sandığı hükümlerine tabi olarak memur sıfatıyla çalışan dönem için, 1475 Sayılı Kanunu’nun 14/6 maddesindeki özel tavanın uygulanması gerektiğini kabul etmiştir.
Kıdem tazminatı tavanının uygulanmasının zorunlu olup olmadığı hususuna gelecek olursak; 4857 Sayılı İş Kanununun yürürlüğü öncesinde 1457 Sayılı Yasa’nın 98/D maddesinde kıdem tazimatının yasaya aykırı olarak ödenmesi cezai yaptırıma bağlanmıştı. Sözü edilen hüküm 4857 Sayılı İş Kanunu döneminde yürürlükten kaldırılmış olsa da tavanı öngören 14. Madde halen yürürlüktedir. Kıdem tazminatını öngören kuralın mutlak emredici olup olmadığı tartışma konusudur. Öğretide tavanı aşan kıdem tazminatı ödemelerinin sebepsiz zenginleşme kabul edilebileceği ve daha sonra sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alınabileceği belirtilmektedir.
Aynı şekilde Yargıtay’da vermiş olduğu kararlarda istikrarlı bir şekilde; kıdem tazminatı tavanı kontrolü yapılması gerektiğine, kıdem tazminatı tavanına ilişkin düzenlemenin emredici nitelikte olduğuna karar vermektedir.
* “Bozma sözleşmesinde kıdem tazminatının ödenmesi kararlaştırıldığı takdirde, kıdem tazminatı 1475 Sayılı Kanun’un 14. maddesine göre hesaplanmalı ve anılan maddedeki kıdem tazminatı tavanı gözetilmelidir. Belirtmek gerekir ki, sözü edilen Yasada düzenlenen kıdem tazminatı tavanı mutlak emredici niteliktedir”
(T.C. YARGITAY -9. HUKUK DAİRESİ E. 2016/4181 K. 2017/1669 T. 13.2.2017)
Konuya ilişkin 9.Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu şu karar ise detaylı bir biçimde konuyu açıklamıştır;
* “Özel tavan ise 1475 Sayılı Kanun’un 14/6 maddesinde öngörülmektedir. Buna göre, işçinin iş sözleşmesinin yaşlılık veya malullük aylığına hak kazanması ve… tabi olarak hizmetlerinin bulunması durumunda, son kamu kurumu işverenince … tabi hizmetleri için ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı, anılan kanun hükümlerine göre ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktarı geçemez. Bir başka anlatımla işçiye ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı o işçinin … tabi hizmetleri karşılığında kendisine ödenmesi gereken emeklilik ikramiyesini aşamaz. Bu özel tavan, işçinin yaşlılık veya malullük aylığının başlangıç tarihi esas alınarak belirlenir. Dairemizin istikrar kazanmış olan uygulaması bu doğrultudadır (Yargıtay 9.HD. 27.3.2006 gün 2005/29328 E, 2006/7379 K.).
Kıdem tazminatının tabanını 1475 Sayılı Kanun’un 14. maddesinde öngörülen her yıl için otuz günlük ücret oluşturur. Aynı maddede otuz günlük sürenin hizmet akitleri veya toplu iş sözleşmeleri ile işçi lehine olarak arttırılabileceği öngörülmüştür.
4857 Sayılı İş Kanununun yürürlülüğü öncesinde, 1475 Sayılı Kanun’un 98/D maddesi uyarınca, kıdem tazminatının yasaya aykırı olarak ödenmesi cezai yaptırıma bağlanmıştı. Sözü edilen hüküm 4857 Sayılı İş Kanunu döneminde yürürlükten kaldırılmış olsa da, tavanı öngören 14. madde halen yürürlüktedir. Buna göre kıdem tazminatı tavanını öngören kuralın mutlak emredici olduğu kabul edilmelidir. Öğretide kıdem tazminatı tavanını bertaraf eden sözleşme hükmünün batıl olduğu görüşü ileri sürülmüştür …, …: İş Kanunu Şerhi, 2. Baskı … 2006 s. 2486; …İş Hukuku, 3. bası, … 2008, s. 838; Çelik, Nuri: İş Hukuku Dersleri, 21.bası, s. 316. ; …: Kıdem Tazminatı Tavanının…, Sicil, Sayı 12, s. 44).
Dairemizce de kıdem tazminatı tavanının yasada emredici şekilde düzenlendiği ve işçi yararına olsa da tavanı arttıran ya da tümüyle ortadan kaldıran sözleşme hükümlerinin geçerli olmadığı sonucuna varılmıştır. Ancak yasayla aksine imkan veren hallerde tavanın aşılması, geçersizlik sonucunu doğurmaz. Örneğin 22.10.2003 tarihinde yürürlüğe giren 5004 Sayılı Kanun’un 10. maddesinde, bazı kurumlar yönünden belli bir süre içinde kendi istemi ile işten ayrılacak olanlara ve işverence iş sözleşmesi belli bir zaman dilimi içinde feshedilmiş olanlara kıdem tazminatının %20 fazlasıyla ödeneceği kurala bağlanmış olmakla, % 20 fazlasıyla ödeme yönünde açık kural sebebiyle kıdem tazminatının aşıldığı sonucuna varılamaz. Yine, 406 Sayılı Kanun’un geçici 4. maddesine göre, kıdem tazminatının % 30 fazlasıyla ödeneceğine dair kurallar kıdem tazminatı genel tavanının uygulanmasının istisnasını oluşturur.
Bununla birlikte, işçinin 5434 Sayılı Yasaya tabi hizmetlerinin tamamı için kıdem tazminatı ödeneceğini öngören yasa, ya da sözleşme hükümleri 1475 Sayılı Kanun’un 14. maddesinin altıncı fıkrasındaki özel tavanı bertaraf etmez. 4673 Sayılı Kanun’un geçici 3. maddesinde, 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak çalışıp da iş mevzuatına tabi statüye geçmiş yada geçecek olanların iş akitlerinin, kıdem tazminatını gerektirecek şekilde sona ermesi halinde, Türk Telekomda ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin toplamı üzerinden kıdem tazminatı ödeneceği kuralı getirildiğinden, Dairemizce işçinin ilgili kurum ile diğer kamu kurumlarında geçen hizmetlerinin kıdem tazminatı yönünden birleştirilmesi gerektiği kabul edilmiş, ancak 5434 Sayılı Yasaya tabi dönemin 1475 Sayılı Kanun’un 14/6 maddesindeki özel tavana göre hesaplanması gerektiği sonunca varılmıştır ( Yargıtay 9.HD. 8.4.2003 gün 2002/21820 E, 2003/5911 K.).
(YARGITAY9. HUKUK DAİRESİE. 2016/21956K. 2016/16502T. 22.9.2016)