Velayet hakkı , anne babanın, kural olarak küçüklerin, istisnai olarak da kısıtlıların bakım ve korunmalarının sağlanması amacıyla, onların kişi ve malları üzerinde sahip oldukları görev yetki ve hakların bütünün ifade eder. Medeni Kanun Madde 355’ göre Ergin olmayan çocuk, anne ve babasının velayeti altındadır. Çocuğun anne ve babası çocuğun doğumu anında evli ise, çocuk üzerinde doğumla birlikte anne ve babanın birlikte velayet hakkı kurulmuş olur. Eğer ki, çocuğun doğumu esnasında anne ve baba evli değilse velayet hakkı doğumla birlikte anneye aittir. Evlilik birliğinde doğmuş bir çocuğun anne ve babasından birinin ölümü halinde, sağ kalan eş velayet hakkına tek başına sahip olur. Tarafların boşanmaları halinde ise velayet hakkı taraflardan birine bırakılır. Velayet hakkı, çocuğun ergin olduğu tarihe kadar devam eder. Velayet hakkının kullanılmasında temel amaç çocuğun yararlarının korunmasıdır.
Boşanma davasının en çekişmeli bölümlerinden biri de velayet hakkının kimde olacağı aşamasıdır. Taraflar bu konuda ciddi çekişme yaşamakta, yıllarca sürüncemede kalan davalar ile bu hususu belirlemeye çalışmaktadırlar. Mahkemeler velayet hakkının kimde olacağına karar verirken bir takım kriterleri dikkate almaktadır. Velayet hakkını belirlerken en önemli husus elbette ki çocuğun menfaatidir. Hakim tarafların taleplerine göre değil çocuğun gelişimi için uygun olana göre karar verecektir. Velayet davası boşanma esnasında görülebileceği gibi boşanma davasından sonra ayrı bir dava olarak da görülebilir. Velayet hakkının kimde olacağının belirlenmesinde çocuğun yaşı son derece önemlidir. Zira bebeklik döneminde hakim bebek ile annenin ayrı olmamasını daha doğru bulmaktadır. Bu nedenle uygulamada sıklıkla, istisnai durumlar söz konusu olmadıkça bebeklerin velayetinin anneye verildiğini görmekteyiz. Zira bebeklik dönemi anne bakım ve şefkatinin son derece önemli olduğu bir dönemdir.
Bebeklik döneminden kasıt ise 0-3 yaş dönemi olarak izah edilebilir. 0-3 yaş arasında olan bir çocuğun velayeti belirlenirken, annenin geliri yaşam tarzı önem taşımamaktadır. Bu kriterler daha ileriki yaşlarda dikkate alınabilecekten 0-3yaş arası dönemde anneye olan ihtiyaç herşeyin üzerinde tutulmuştur. Dikkate alınabilecek tek husus çocuğun yaşam sağlığını tehlikeye sokabilecek bir durum olup olmadığıdır. Böyle bir durum olması halinde 0-3 yaş arası bir çocuğun velayetinin babaya verilmesi söz konusu olabilecektir. 3-7 yaş arasında da velayetin babaya verilmesi istisnai durumlarda söz konusu olabilecektir. Bu yaş grubundaki çocuğun da anneye daha çok ihtiyacı olduğu kabul edilmektedir. Fakat bu yaş grubu çocukların velayetinin babaya verilme ihtimali ve oranı 0-3 yaşa göre daha yüksek olduğu söylenebilir. Zira çocuk bu yaşta tuvalet eğitimini tamamlamış, konuşabilir, kendini ifade edebilir vb. durumdadır. Bu nedenle anneye olan ihtiyacı azalmıştır. Babanın çocuğa bakmasının annesinin bakmasından çok daha iyi olacağı kanaati oluşması halinde baba velayeti alabilecektir.
Okul çağına gelmiş çocukların velayeti belirlenirken tarafların maddi durumunu önem arz etmeye başlar. Zira çocuğun iyi bir eğitim alması önemsenen bir durumdur. Taraflardan hangisinin daha iyi şartlar sunabildiği önemlidir. Bunun yanında elbette ki, bu yaş grubundaki çocuklarında duygusal gelişimi dikkate alınmakta ve sadece maddi kriterlere göre karar verilmemektedir. 12 yaşını tamamlamış çocukların ise velayet konusunda fikirleri alınmaktadır. Hakim çocuğun vekalet konusundaki fikrini mutlak uygulamak zorunda değildir çocuğun fikrinin aksi şekilde de karar verilebilir. Böyle bir durumda hakim neden çocuğun fikrinin dışında bir karar verdiğini haklı bir gerekçe ile izah etmek ,çocuğun hangi menfaatini koruduğunu ortaya koymak durumundadır.
Velayet davalarında her dava kendi içinde farklılıklar göstermektedir. Her velayet davasını kendi içinde incelemek ve değerlendirmek gerekir. Zira hakim kişilerin hem maddi hem manevi durumunu, çocukla anne babanın ilişkisini, yaşadığı sosyal yaşantıyı, çevresini, eğitimi, gelişimini, psikolojisini, her detayı incelemekte ve ona göre karar vermektedir. Bu nedenle velayet davalarında hakimin kanaati son derece önemlidir. Hakim tüm bu kriterlere göre bir inceleme yapacak ve vicdani kanaatine göre bir karar verecektir.