Türk Medeni Kanun’un 194. Maddesine göre;

“Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz.”

Rızayı sağlayamayan veya haklı bir sebep olmadan kendisine rıza verilmeyen eş, hâkimin müdahalesini isteyebilir.

Aile konutu olarak özgülenen taşınmaz malın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini isteyebilir.

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmışsa, sözleşmenin tarafı olmayan eş, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline gelir be bildirimde bulunan eş diğeri ile müteselsilen sorumlu olur.”

Aile konutu, eşlerin bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdikleri, buna göre yaşantısına yön verdiği, acı ve tatlı günleri içinde yaşadığı bir mekandır. (Yargıtay 2. H.D. 2005/16473 E. 2006/799 K. 02.02.2006) 

Eşlerden birinin ait konutuna ilişkin olarak tek başına karar vererek işlem yapması diğer eşin zarar görmesine neden olabilir. Bu nedenle kanun koyucu aile konutu hakkında özel düzenlemeler getirmiş ve tarafların evlilik birliği içerisinde birlikte ikamet ettikleri konutu korumak istemiştir. Kanun burada evin mülkiyet hakkının eşlerden birinde olması yahut kiralık bir konut olması arasında bir ayrıma gitmemiş ve her iki ihtimalde de aile konutunu korumuştur. 

Kanun aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan eşe, tapu kütüğüne “şerh” koyma hakkı tanımıştır.  Bu şerh için taraflar arasında mevcut bir boşanma davası olması aranmamaktadır. Bunun yanında şerh için diğer eşin rızasına da lüzum bulunmayıp, malik olmayan eş bu işlemi tek başına yapabilmektedir. 

Taraflardan birinin evlilik birliği içerisinde evi terk etmesi, konutun aile konutu olma özelliğini ortadan kaldırmaz. 

Taşınmazın tapuda arsa veya başka bir şekilde gözükmesi de aile konutu şerhi verilmesine engel değildir. (Yargıtay 2. H.D 2005/8403 E. 2005/10552 K. 04.07.2005 T.)

Taşınmaz üzerinde aile konutu şerhi bulunması halinde bu taşınmazı devralan 3. Kişiler artık iyi niyetli 3. Kişi durumunda olamayacaklardır. 

Medeni Kanun Madde 194.’ün yanında 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı şiddetinin korunması Hakkında Kanun uyarınca; eşler açılmış bir boşanma davasında aile konutuna şerh koydurabilmenin yanında evin ve eşyaların özgülenmesini de talep edebilirler. Boşanma davalarının ülkemizde son derece uzun sürmesi nedeni ile boşanma davası süresince aile konutunun ortadan kalkması halinde eşlerden birinin ciddi zarar görmesi ihtimaline karşı bu tedbir son derece önemlidir. Dava süresi boyunca aile konutunda ikamet etme ihtiyacı olan eşin talep edebileceği bu hak Aile Mahkemesi hakimliğince değerlendirilecek ve şartları mevcut ve yerinde görülmesi halinde aile konutu talepte bulunan eş lehine tahsis edilecektir.

Boşanma davası süresince aile konutu tahsisi talep eden eşin boşanma davasında kusurlu olup olmadığı yahut davayı açan taraf olup olmadığının önemi bulunmamaktadır. Önemli olan aile konutunun özgülenmesinde özgülenmeyi talep eden tarafın bu özgülenmeye ihtiyacının hâkim tarafından yerinde görülmesidir.

Aile konutunun eşlerden birine özgülenmesi Boşanma kararın kesinleşmesi ile ortadan kalkmaktadır. 

Aile Konutunun eşlerden birine özgülenmesine ilişkin Miras hükümleri farklı hükümler ve şartlar içermekte olup boşanma davasındaki koruma tedbiri ile karıştırılmaması gerekmektedir. 

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir